MOTİVASYON etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MOTİVASYON etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2021 Çarşamba

Pozitif Bir Hayata Doğru Küçük Adımlar💚💚


Çoğumuzun evde vakit geçirdiği, alışkanlıklarımızın değiştiği bu bir yılda bazen olumlu hissetmek de motivasyon bulmak da zor oluyor. Kendimizi yormadan ama küçük adımlar atarak, olumsuz düşüncelerin etkisini azaltabilir, hayat kalitemizi, çevre ve ilişkilerimizi düzenleyebiliriz. 

“Düşüncelerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir” diyor William Shakespeare. Pandeminin hayat alışkanlıklarımızı değiştirdiği, pozitif kararlar almamızı güçleştirdiği bir dönemden geçiyoruz. Peki, bunu değiştirmek elimizde olabilir mi?

Bazen küçük olumsuzluklar bile motivasyon kaybına neden olabiliyor. Yeni kararlar almak ama o kararlara yeterince uyamamak gibi. Bunları düşünmek, başarısız hissetmek, yeni şeyler deneme konusunda giderek daha çekingen olmamıza neden oluyor. “Olumlu düşünmeye başlayalım” demek klişe gibi gelse de bakış açısını değiştirmeye yarayan bir iki ufak alışkanlık değişikliğiyle daha pozitif olmanız mümkün. Çünkü pozitif olmak da öğrenilebilen bir şey. 

Olumsuz neden bulmayı bırakın

Bazen insan yaşadıkları karşısında sorgulamaya girerek kendini sürekli “Neden” sorusunu sorarken bulabiliyor. Elbette neyin nasıl olduğunu öğrenmek, sorunu tespit edip ona göre önlem almak önemli. Ancak bu soruyu sürekli sormak da bir süre sonra başka sorular sormanıza engel oluyor. Sorunun ne olduğunu çözdükten sonra “Neden” demeyi bırakın. Sizi bir sonraki adıma taşıyacak soruları bulun. “Neden tembel oldum”, “neden hata yaptım” demek yerine, “Bu hatadan ne öğrendim”, “Nasıl daha verimli olabilirim” demek, sizi bir sonraki adıma taşır. Sakinleşmeyi ve “Önümüze bakalım” demeyi başarmak için kendinize bir süre tanıyın ve o sürenin bitiminde yaşadığınız olayı “Neden” diye sorgulamayı bırakın.


Pozitif insanlara öncelik verin

İnsan elbette hayatındaki herkesi seçemez ancak sizi negatif etkileyen insanlarla ilişkilerinizi sınırlayın. Önce kendinize “Çevremde beni olumsuz etkileyen insanlar var mı?” diye sorun. Onların moralini düzeltmek için harcadığınız enerji kendinize ayırdığınız zamanın da azalmasına neden oluyor. Bu insanlarla tamamen görüşmeyi bırakmanız gerekmez ancak geçirdiğiniz zamanı kısıtladığınızda bile üzerinizdeki olumsuzluk hissinin azaldığını göreceksiniz. 

Küçük hedefler koyun

Bir süre sonra sizi yoracak, hevesinizi kıracak büyük hedefler yerine küçük hedeflerle ilerleyenlerin daha hızlı yol aldığını araştırmalar ortaya koyuyor. Büyük hedefler uzun vadede motivasyonu azalttığı için zararlı. Hızlı gitmek yerine yavaş yavaş ilerlemeye alışın. Böylece hedefinize ulaşamadığınızda yaşadığınız hayal kırıklığının da azalmasını sağlarsınız. Mesela her gün 7 bin adım atma hedefiniz varsa, bunu bazı günler ev egzersizleriyle değiştirin. Bu egzersizleri de basit tutun. Böylece bazı günler yürümek, bazı günler evde egzersiz yapmak sizin düzenli egzersiz halinde olmanızı sağladığı gibi, motivasyonunuzu da korumanıza yardımcı olur. Bir süre sonra sizi yoracak, hevesinizi kıracak büyük hedefler yerine küçük hedeflerle ilerleyenlerin daha hızlı yol aldığını araştırmalar ortaya koyuyor. Tavşanla kaplumbağa hikayesini unutmayın. 


Bir şey yapamıyorsanız, yapmayın 

Bazen insan önünde bir sorun olmasa da motivasyon bulmakta zorlanabilir. Bu durumda içinizden bir şey yapmak gelmiyorsa, kendinizi rahat bırakın. Sürekli “Yapamıyorum” demek yerine, “Yapmıyorum, biraz dinleneceğim” deyin. O sürenin sonunda elinizdeki işi bitirmek için kendinize yarım saat süre verin. Yarım saatte daha verimli çalıştığınızı göreceksiniz. Pek çok bilim insanı ve araştırmacı 5 dakika mola, 25 dakika iş mantığına dayanan Pomedo metoduyla çalışıyor. Çalışırken bir taraftan başka şeylerle ilgilenmek yerine, önce başka şeylere olan ilginizi tatmin edip sonra sadece çalışmaya konsantre olmak, sizi “Yapamıyorum” hissinden koruyacaktır. 

Küçük iyilikleri çoğaltın

Arkadaşlara hediye edilecek bir tepsi kurabiye, annesi çalışan bir çocuğa yarım gün bakma, derdi olan bir arkadaşınızı dinleme, bir yemek masası etrafında toplanmak. Basit sandığımız şeyler hem bize hem başkalarına pozitif hisler katıyor. Bu hislerin çoğalması sevgi bağlarının güçlenmesi, çevrenize değer verdiğinizi göstermesi ve ilişkilerin daha sorunsuz ilerlemesi için önemli. Ara ara gülümseniz gerektiğini de unutmayın. Bazen sadece gülümsemek olumlu hisleri de beraberinde getiriyor. 

Kendinize iyi bakın

Nasıl sevdiğiniz insanlara özen ve şefkat gösteriyorsunuz, kendinize de gösterin. Gergin olduğunuz günlerde hoşunuza gidecek şeyleri arttırın. İyi uyumak için dinlendirici bir müzik açın, beslenmenizi ihmal etmeyin. Unutmayın ki düzenli beslenmiş, iyi dinlenmiş bir vücut hayata olumlu bakmakta daha az zorlanır. Ara sıra arkadaşınızla konuşur gibi kendinizle konuşun. “Bugün çok güzel işler yaptın”, “bugün çok yoruldun, biraz dinlenmen gerekiyor” gibi motivasyon cümleleri kullanın. Ruh sağlığı danışmanı Erin Parisi “Kendimiz için bir başkasına olacağımızdan genellikle daha yakınız, bu yüzden kendinizle en iyi arkadaşınız gibi konuşun” diyor.


Gün rutinleri oluşturun

Kendinize güne başlama rutinleri oluşturun. Sabahları nasıl geçirdiğiniz gününüzü de etkileyecektir. Sabah erken kalkıyorsanız, iki dakika pencereyi açarak derin derin nefes alın. Bir bardak su için. Elinize hemen cep telefonu almayın ya da televizyonu açmayın. Vücudunuzun yeni güne alışmasını ve sağlıklı başlamasını sağlayacak alışkanlıklar edinin.  




Kötü bir alışkanlığı yenisiyle değiştirin

Her gün cep telefonunda oyun oynamadan uyuyamıyor musunuz? Bu alışkanlığınızı iyi bir alışkanlıkla değiştirin. Mesela geceleri uyurken podcast ya müzik dinlemeye alışın. Oyunu gün içinde oynayabileceğiniz bir başka saate çekin. Abur cubur seviyorsanız, bunu her gün akşamları yapmak yerine haftada ya da 15 günde bir sevdiklerinizle “Abur Cubur Akşamı” düzenleyin. Hem sağlıksız beslenmenizi kısıtlayın, hem ondan aldığınız zevki daha özel hale getirecek bir organizasyona çevirin. 

Kelimelerinizi özenli seçin 

Sürekli olumlu kelimeler kullanmak yaşadıklarınız da olumsuz hale getirir. Başkalarının sizi algılama biçimi de buna göre şekillenir. Uzmanlar “Stresi azaltmanın en büyük yollarından biri sözler” diyor. O yüzden kelimelerinizi seçerken dikkatli olun, “Bugün çok stresli ve meşgulüm” demek yerine, “Bugün çözmem gereken işler biraz daha fazla” deyin. Bu hem durumu normalleştirmenizi, hem de gözünüzde büyütmemenizi sağlar. 


Pozitif Bir Hayata Doğru Küçük Adımlar | Her Yaşta (heryasta.org)

30 Nisan 2020 Perşembe

Gazneliler devletinin en büyük ve değerli hükümdarlarından biri olan Sultan Mahmud, Hindistan’a çeşitli sefer ler düzenlemişti. Bu seferlerden birinde çok şiddetli bir direniş ile karşılaşmış, zafer kazanacağından şüpheye düşmüştü.
Tam bu zor durumda iken Allah’a şöyle yalvardı:
– Ey Rabbim, bu savaştan galip çıkarsam, aldığım bütün ganimetleri yoksullara dağıtacağım.
Sonunda Sultan Mahmud galip geldi ve çok kıymetli ganimetlere sahip oldu. Gazne’ye döndüklerinde elde ettikleri bütün ganimetleri yoksullara, muhtaçlara dağıtmaya başladı.
Fakat bazı vezir ve komutanlar araya girip;

 
– Aman Sultanım ne yapıyorsunuz, bunca değerli ganimetler, altınlar, inciler fakir fukaraya dağıtılır mı? Hem onlar bunların kıymetini ne bilecek? Üstelik devletin hazinesinin bunlara ihtiyacı var.
Sultan Mahmud bunu Allah’a verdiği sözün gereği olarak yaptığını, kendisi için bir adak olduğunu söyledi. Adamları yine itiraz ettiler:
– Efendimiz önemsiz olanları dağıtın, değerli olanları hazineye ayırın, bütün memleketin bunlara ihtiyacı var.
Sultan Mahmud’un kafasını karıştırdılar. O zamanda Gazne’de yaşayan, doğruyu ve hakkı kellesi pahasına söylemekten çekinmeyen alim ve fazıl büyük bir zat vardı. Sultan Mahmud onu çağırtıp durumu anlattı ve fikrini sordu O büyük zat şöyle dedi:
– Sultanım bunda kararsızlığa düşecek bir taraf yok. Çok basit bir tercih karşısındasınız. Eğer Allah’a bir daha işiniz düşmeyecekse hemen adamlarınızın dediğini yapın, ganimetleri hazineye koyun. Ama Allah’a tekrar işiniz düşecekse verdiğiniz sözü tutun, adağınızı yerine getirin, ganimetleri yoksullara dağıtın.

6 Nisan 2020 Pazartesi

Ayağına bir diken saplandı; acı veriyor, canın yanıyor. Ya da bacağında bir karınca yürüyor. Yürüyüşünü hissediyorsun ve aniden onu fırlatıp atmak istiyorsun. Herhangi bir deneyimi ele al! Bir yaran var; çok acı veriyor. Başın ağrıyor ya da bedeninde herhangi bir acı var. Hedef olarak herhangi biri işe yarar. Bu yalnızca bir örnek: Bir karıncanın yürüyüşü… Bir karıncanın yürüyüşünü hissederken duyuların kapılarını kapa. Her ne hissediyorsan, duyuların tüm kapılarını kapa.
Ne yapılmalı? Gözlerini kapa ve kör olduğunu, göremediğini düşün. Kulaklarını tıka ve duyamadığını düşün. Beş duyunun tamamını kapa. Onları nasıl kapatabilirsin? Çok kolaydır. Bir an için nefes almayı bırak: Tüm duyuların kapanır. Nefes durduğu zaman ve tüm duyular kapandığı zaman, bu yürüme nerededir? Karınca nerededir? Aniden uzaklaştın; çok uzaklara… 


Arkadaşlarımdan biri, eski bir dost, çok yaşlı, merdivenden düştü ve doktorlar üç ay boyunca yatağından çıkamayacağını, üç ay dinlenmesi gerektiğini söyledi. Onun gibi huzursuz bir adam için bu çok zordu. Onu görmeye gittim ve dedi ki: “Benim için dua et, ölmem için beni kutsa çünkü bu üç ay ölümden de beter. “Kıpırdama,” diyorlar, taş gibi duramam ki!” 
Ona dedim ki: “Bu iyi bir fırsat. Gözlerini kapa ve yalnızca bir taş olduğunu, kıpırdayamadığını düşün. Nasıl kıpırdayabilirsin? Sen bir taşsın; yalnızca bir taş, bir heykel. Gözlerini kapa. Şimdi bir taş, bir heykel olduğunu hisset.” Bana ne olacağını sordu. Dedim ki: “Sen bir dene. Ben burada oturuyorum. Yapacak hiçbir şey yok! Her durumda, burada üç ay yatacaksın; bu yüzden dene. 
Normalde asla denemezdi ama zor durumdaydı, “Tamam!” dedi. “Deneyeceğim ama inanmıyorum. Sırf taş gibi olduğumu, heykel gibi ölü olduğumu düşündüğüm için bir şey olacağına inanmıyorum, ama deneyeceğim.” Ve denedi. 
Ben de bir şey olacağını düşünmüyordum çünkü adam öyle biriydi. Ama bazen imkânsız, ümitsiz bir durumda bazı şeyler olmaya başlar. Gözlerini kapattı. Bekledim çünkü iki, üç dakika sonra gözlerini açacağını ve “Hiçbir şey olmadı,” diyeceğini düşünüyordum. Ama gözlerini açmadı ve otuz dakika geçti. Heykel olduğunu hissedebiliyor, görebiliyordum. Alnındaki gerilim tamamen kayboldu. Yüzü değişti. 
Gitmem gerekiyordu ama o, gözlerini açmıyordu. Ve öylesine sessizdi, ölü gibi. Nefesi sakinleşti ve gitmek zorunda olduğumdan, “Gitmek istiyorum,” dedim. “Bu yüzden lütfen gözlerini aç ve bana neler olduğunu anlat.” 
Farklı bir adam olarak gözlerini açtı. Ve dedi ki: “Bu bir mucize. Bana ne yaptın?” “Ben hiçbir şey yapmadım,” dedim. 
Dedi ki: “Bir şey yapmış olmalısın çünkü bu bir mucize. Taş gibi, heykel gibi olduğumu düşünmeye başladığımda, aniden öyle bir duygu geldi ki ellerimi kıpırdatmak istesem bile yapmak imkânsızdı. Defalarca gözlerimi açmak istedim ama taş gibiydiler, bu yüzden açamadım.” 
Dedi ki: “Hatta ne düşünürsün diye endişelendim çünkü çok uzun zaman geçmişti ama ne yapabilirdim ki? Bu otuz dakika içinde kıpırdayamadım. Ve bir an, aniden dünya yok oldu ve yalnız kaldım, kendi içimde, derinliklerimde, kendimde. Sonra acı kayboldu.” 
Keskin bir acısı vardı; yatıştırıcı olmadan gece uyuyamıyordu. Ama acı yok olmuştu. Ona, acı yok olduğu zaman nasıl hissettiğini sordum. Dedi ki: “Başta onu uzak bir şeymiş gibi hissettim. Acı oradaydı ama başka birinin acısıymış gibi, çok uzaktaydı. Sonra yavaş yavaş, yavaş yavaş, sanki o biri uzaklaştı, uzaklaştı ve onu göremez oldum ve acı kayboldu. Acı yok oldu! En az on dakika, acı artık yoktu. Taştan bir beden nasıl acı çekebilir?” 
Bu sutra der ki: Duyuların kapısını kapa. Taş gibi ol, dünyaya kapalı ol. Dünyaya kapalı olduğunda, gerçekten de, kendi bedenine de kapalısın çünkü beden sana ait bir parça değil; o, dünyanın bir parçası. Dünyaya tamamen kapandığın zaman, kendi bedenine de kapanırsın. O zaman, der Şiva, o zaman o şey olacak. 


Bedenle dene. Herhangi bir şey iş görür, üzerinde yürüyen bir karıncaya ihtiyacın yok. Aksi halde şöyle düşüneceksin: “Karınca yürüdüğü zaman meditasyon yaparım.” Ve böyle yardımsever karıncalar bulmak zordur, bu yüzden herhangi bir şey iş görür. Yatağında uzanmışsın, soğuk örtüleri hissediyorsun; ölü ol. Aniden örtüler uzağa, uzağa, daha uzağa gider ve yok olurlar. Yatağın yok olur; yatak odan yok olur; tüm dünya yok olur. Kapalısın, ölüsün, taşsın, dışarıda penceresi olmayan, Leibniz’in Monad’ı gibisin. Hiç pencere yok! Kıpırdayamıyorsun! 
Ve sonra, kıpırdayamadığın zaman, kendine geri fırlatılmışsındır, kendi merkezindesindir. O zaman, ilk defa, merkezinden bakabilirsin. Ve bir kez merkezinden baktığında, bir daha asla aynı insan olamazsın.
Osho, “Sırlar Kitabı 1”

27 Mart 2020 Cuma

Matthew Walker’dan “sağlıklı uyku için 12 ipucu”
Berkeley Kaliforniya Üniversitesi’nde sinirbilim ve psikoloji profesörü olan ve uluslararası çoksatan “Niçin Uyuruz?” kitabında uyku üzerine 20 yıldır süren araştırmalarını bir araya getiren Matthew Walker, sağlıklı bir uykunun olmazsa olmazlarına da değiniyor.
İşte araştırmalarında genellikle uykunun insan sağlığına olan etkilerine odaklanan Matthew Walker’dan sağlıklı uyku için 12 ipucu:

1. Bir uyku planına bağlı kalın.

Her gün aynı saatte yatağa girin ve aynı saatte uyanın. Alışkanlık yaratırken insanlar uyku kalıplarındaki değişikliklere uyum sağlamakta güçlük çekerler. Hafta sonları geç saatlere kadar uyumak hafta içinden kalma uyku eksikliğini telafi etmez ve Pazartesi sabahı erken kalkmayı güçleştirir. Yatma saatiniz için çalar saat kurun. Genellikle uyanma saati için çalar saat kurarız ama bunu yatma saati için yapmayı düşünmeyiz. Bu on iki ipucundan sadece biri aklınızda kalacaksa o ipucu bu olsun.

2. Egzersiz harikadır ama çok geç saatte yapılmamalıdır.

Çoğu gün en az 30 dakika egzersiz yapmaya çalışın ama bunu yatma saatinizden en az 2 veya 3 saat önce yapın.

3. Kafein ve nikotinden uzak durun.

Kahve, kola, bazı çaylar ve çikolata uyarıcı bir madde olan kafein içerir ve etkilerinin tamamen geçmesi 8 saati bulabilir. Bu nedenle akşamüstü içeceğiniz bir fincan kahve gece uykuya dalmanızı güçleştirebilir. Nikotin de sigara içenlerin genellikle çok hafif uyumalarına neden olan bir uyarıcıdır. Buna ek olarak, sigara içenler nikotin yoksunluğu nedeniyle genellikle sabahları erken uyanırlar.

4. Yatmadan önce alkollü içeceklerden uzak durun.

Yatmadan önce bir kadeh içki içmek gevşemenize yardımcı olabilir ama ağır alkol tüketimi REM uykunuzdan çalarak sizi uykunun daha hafif evrelerinde tutacaktır. Ağır alkol tüketimi ayrıca gece solunum sıkıntısına da neden olabilir. Gecenin bir yarısı, alkolün etkisi geçince uyanmanız da çok olasıdır.

5. Gece geç saatte fazla yiyip içmekten kaçının.

Hafif bir atıştırmalıkta sorun yok ama büyük bir öğün hazımsızlığa neden olur, bu da uykunuzu zedeler. Gece çok fazla sıvı tüketmek de tuvalet ihtiyacı yüzünden sık sık uyanmanıza neden olabilir.

6. Mümkünse uykunuzu geciktiren ya da bozan ilaçlardan uzak durun.

Yaygın olarak reçete edilen bazı kalp, tansiyon ve astım ilaçları ve reçetesiz satılan veya bitki özlü öksürük, soğuk algınlığı ve alerji ilaçları da uyku düzeninizi bozabilir. Uyumakta sorun yaşıyorsanız doktorunuza ya da eczacınıza, aldığınız ilaçların uykusuzluğa neden olup olmadığını sorabilir ve o ilaçları günün başka bir saatinde veya akşam erken saatte almanızın mümkün olup olmadığını danışabilirsiniz.

7. Saat 15:00’ten sonra şekerleme yapmayın.

Kısa şekerlemeler eksik uykunuzu telafi edebilir ama geç saate kaldıklarında gece uykuya dalmayı güçleştirir.

8. Yatmadan önce gevşeyin.

Gününüzü gevşemeye zaman kalmayacak şekilde aşırı doldurmayın. Okumak, müzik dinlemek gibi gevşetici bir aktivite yatma zamanı ritüelinizin bir parçası olmalıdır.

9. Yatmadan önce sıcak bir duş yapın.

Banyodan çıktıktan sonra vücut ısınızda gerçekleşecek olan düşüş, uykunuzun gelmesine yardımcı olabilir. Banyo yapmak gevşemenizi ve yavaşlamanızı sağlayarak uykuya daha hazır olmanıza yardım edebilir.

10. Karanlık yatak odası, serin yatak odası, aygıtlardan arındırılmış yatak odası.

Sesler, parlak ışıklar, rahatsız bir yatak veya yüksek ortam ısısı gibi dikkatinizi uykudan uzaklaştırabilecek hiçbir şeye odanızda yer vermeyin. Odanın sıcaklığı serin olarak ifade edilebilecek kadar düşük olduğunda daha iyi uyursunuz. Yatak odasındaki televizyon, cep telefonu ve bilgisayar dikkatinizi dağıtıp sizi ihtiyaç duyduğunuz uykudan mahrum bırakabilir. Rahat bir yatak ve yastık iyi bir gece uykusunu destekleyebilir. Genellikle uykusuzluk çeken bireylerin gözü saatte olur. Saati görmeyeceğiniz şekilde çevirirseniz uykuya dalmaya çalışırken zaman konusunda endişelenmezsiniz.

11. Doğru miktarda ve doğru şekilde güneş ışığı alın.

Gün ışığı günlük uyku kalıplarını düzenlemede kilit önem taşır. Her gün en az 30 dakika doğal gün ışığına çıkmaya çalışın. Mümkünse sabahları güneşle uyanın veya çok parlak ışıklar kullanın. Uyku uzmanları uykuya dalma sorunu yaşıyorsanız en az bir saat sabah güneşi almanızı ve yatma saatinden önce ışıkları kısmanızı öneriyorlar.

12. Yatakta uyanık yatmayın.


20 dakikanın sonunda hala uyanıksanız ve endişelenmeye veya kaygılanmaya başladığınızı hissediyorsanız kalkın ve uykunuz gelene kadar sizi gevşetecek aktivitelerle meşgul olun. Uyuyamama kaygısı uykuya dalmanızı güçleştirebilir.

8 Eylül 2018 Cumartesi

BAŞARI
Başarı deyince aklımıza farklı şeyler gelir. Toplumun gözünde başarı; iyi bir maddi gelir getiren kariyer, büyük bir ev, lüks bir arabadır. Aslında bunlar başarılı olmanın tanımı olamaz. Ralph Waldo Emerson 'in başarıyı şöyle tanımlamıştır:

BAŞARI ;
Sık sık gülmek ve çok sevmektir
Akıllı insanların ve çocukların sevgisini kazanmaktır;
Dürüst eleştirmenlerin onayını almak;
Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.
Güzeli sevmektir;
Herkesin en iyi yanlarını bulmaktır.
Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir.
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe,
ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır.
Gönlünce eğlenmek ve gülmek,
Kendinden geçerek şarkı söylemektir.
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir.
İşte tüm bunlar başarılı olmaktır.